Örneğin AKP'nin Yerel Yönetimler Sempozyumu'nda belirttiği "binalar zemin+5 olmalı" buyruğunu herkes konuşuyor; yüksekliklerin "kafa"dan değil, sayısız verinin senteziyle, yani "şehircilik bilimi"nin hesap-kitabıyla belirlenebileceğini söyleyenleri ise duyan yok.
"AKP'nin emsal ilkesi 3'tür" (arsa alanının 3 katı inşaat) talimatını da sağır sultan duydu ama bu emsal ile gökdelen yapılabildiğini anımsatanlar kısa haber bile olamadı.
Dahası, "bir partinin emsal ilkesi(!) olamayacağı," emsallerin "toplum ve çevre yararına belirleneceği ilkesi" olabileceği Başbakan'a nasıl söylenebilir ki?
Erdoğan'ın şehircilikteki son çıkışını ise Bakanlar Kurulu'nda yaptığını öğrendik. "Şehir siluetini gözetin" talimatını veren Başbakan, yeni binaların "düşey değil yatay" yapılanmasını istiyor.
TOKİ'nin bile yüksek binalar yerine alçak evler yapacağına eklediği "çocuklarımız betona değil toprağa basacak" sözleri ise Haber Türk'ün 1'inci sayfa manşeti olmuştu; "Yeşilsiz kent kurulmayacak.." (25 Nisan)
Ya 'bizim' Kentlerimiz?
Bu sözler, son yıllardaki "aşırı betonlaşma"dan -nihayet- nefret edenleri elbette ki okşuyor; ancak bir "muhafaza"kâr olan Erdoğan'ın asıl gözetmesi gereken "Anadolu kentinin insancıl kimliği" değil midir?
Öncelikle kendisi, danışmanları veya "akil"leri okurlar mı bilmem ama sayısız akademik toplantının sonuç bildirgesinde yinelenen "yaşanılabilir kimlikli kent" koşulları arasındaki şu 4 temel ilkeyi yeniden anımsatalım:
1- Site Yerine Mahalle: Tek girişli-dışa kapalı "site"den vazgeçilerek, "kentlilerden korkulmayan" ve kentle bütünleşen "çağdaş mahalle"ler yaratılmalı; zengin, fakir herkesin "hemşeri" olduğu "mahalle kültürümüz"ün sürdürülmesi sağlanmalıdır.
2- Blok Yerine Sokak: Alt kattakinin üstekini tanımadığı "tip blok"lar yerine, herkesin birbirini tanıdığı "sokak"lardan oluşan yeni yerleşimler yeğlenmeli; komşulukların "mekânsal birlikteliği"ni sağlayan sokak kültürümüz yitirilmemelidir.
3- AVM Yerine Çarşı-Pazar: Sadece esnafımızın gücünü yitirmesine değil, kent dokularının "çarşı-pazar"sız kalmalarına da neden olan, "insan insana alışveriş"in uygarlık birikimlerini yok eden AVM'ler, daha fazla gecikilmeden kent dışına çıkarılmalıdır.
4- Yeşil "Alan" Yerine Gölgelik: Yılın büyük bölümünde güneşten kaçındığımız yurdumuzda, insansız "yeşil düzlük"ler değil "insanla dolu gölgelikli mekânlar" yaratmalı; "çınar altı, çardak altı, asma altı" gibi kentsel yaşam alanlarına öncelik vermeliyiz.
Bütün bunlara, "müşterek oyun alanları, trafikten arındırılmış sokaklar, tepeye değil çarşıya cami"yi de eklediğimizde, mutlu ve esenlikli "bizim şehirlerimiz"e yeniden kavuşmaz mıyız?
Bakalım Başbakan asıl, bu kentsel erdemlerimizin talimatını da vere(bile)cek mi?