"Mimari yarışmalar 2500 yıl öncesine kadar, çok uzun geçmişi olan, toplumsal kurumların bir manifestosudur (Lipstadt, 1989; King, 2000). Bir kurumun uzun süre hayatta kalabilmesi için manifestoları, çevresindeki toplumun normlarına, değerlerine ve endişelerine bağlı olarak zaman içinde değişmelidir. Söylemeye çalıştığım şey, mimari yarışmaların uygun tasarımı üzerine yapılan mevcut tartışmaların aslında kurumların merkezindeki birçok temel mücadelenin yeniden gündeme gelmesidir. Bu mücadeleler yarışmaların yaratıcılığı, verimliliği ve adilliği üzerine olan kaygıları yansıtmaktadır. Mimari yarışmaların yenilikçi bir biçimi olan diyalog tabanlı mimarlık yarışmaları bu kaygıların yarışmaların tasarımına olan etkisi sonucu ortaya çıktı (Jacobsen, 2010)" diyor Kristian Kreiner
Mimari Yarışma Tasarımının Ardındaki Üç Kaygı
Mimari yarışmalar genellikle deneyim olarak düşünülmektedir (Lipstadt 1989), aynı zamanda yeni fikirlerin keşfi için bir yatırım olarak da düşünülebilir. Buna rağmen birçok insana, aynı probleme birbirine paralel alternatif çözümler sunmalarını istediğimizde sadece bir tanesinin uygulanacağını biliyoruz. Geride bırakılanlara bakıldığında yöntemin ne kadar savurgan olduğu görülebilir. Kazananı daha kolay belirleme yolları olmasına rağmen, yarışma yöntemi kazananların çok daha kaliteli alternatifler arasından seçileceğine dair söz veriyor gibi görünüyor. Nasıl olursa olsun yöntemin savurganlığı kaygıları arttırıyor.
Yarışma düzenlenmesinde yapılan değişikliklerle savurganlığı önlemek hedeflendi. İki basamaklı yarışmaları değerlendirdiğimizde ilk basamakta sınırlı yatırımlar ve çizimlerle birçok katılımcı yarışıyor, final basamağında ise sadece birkaç katılımcı kendi tasarımlarını ayrıntılı çizerek ve önemli yatırımlar yaparak yarışıyor. Bu yöntem, " yarışmaya katılan mimarların büyük harcamalarını engellemek" olarak anlamlandırılabilir.
Deneyim ve israf bizi çelişkili hareket etmeye kışkırtan iki temel kaygı. Ayrıca bu kaygılara kazananların belirlenme sürecindeki adil seçim sorusu da ekleniyor. Eşit şartlarda yarışma ve kazananların objektif kriterlere bağlı olarak değerlendirilmesi adil olmanın temeli. Süreci yönetme sorumluluğunu profesyonellerden oluşan bir jüri üstlenirken, adalet tarihsel süreç içerisinde meslek kuruluşları tarafından denetlenmektedir.
Olay İncelemesi
İnceleyeceğimiz yarışma, diyalog tabanlı mimari bir yarışma (DAC). Yarışmanın konusu: Danimarka'nın başkentinde okul ve halk kütüphanesi tasarımı, müşterisi ise belediye
Ön yeterlilik ve ihale gibi ayrıntılı bir süreçten sonra çok disiplinli üç mimari ekip, son derece sıra dışı bir yarışma sürecine katılmak için seçildi. Bu süreç, gelecekteki kullanıcıları da içeriyordu. Yarışma sürecinde öne çıkan 5 adım:
1- Yarışmanın ilan metninde ekipler tarafından uygulanması gereken tasarımın çok uzun ve detaylı tanımı yapıldı, ihtiyaç programı ayrıntılı bir şekilde açıklandı.
2- Atölye 1: Mimari ekipler ilk fikirlerini, planlarını, tasarımlarını sundular ve geri dönüşleri aldılar. Tüm ekipler, uzmanlar ve jüri üyeleri atölyeye katıldı.
3- Atölye 2: Atölye 1 in tekrarı niteliğindeydi ama ekipler bu sefer ayrıntılı tasarımlar ve planlar sundular.
4- Ekiplerin, uzmanların, jüri üyelerinin ve ilgili tarafların katılımıyla bir sunum düzenlendi. Her ekip resmi bir sunum yaptı.
5- Jürinin yarışma sonuçlarını açıklaması da bir halk etkinliğine dönüştü. Bu üç tasarım sergilendi ve jüri üyelerinden biri kazananı açıklamadan önce bir değerlendirme yaptı.
Yarışma İlanının Yaygınlığı
DAC iki yönü ile tasarımın temel mantığını yakalamış gibi görünüyor. Birincisi, ilk fikirler ve planlar üzerine yapılan atölye çalışması ve geri bildirimler, nihai tasarımın müşterinin ihtiyaç ve tercihleri ile daha fazla uyumlu olduğunu sağlamak amacıyla yapıldı. Takımların nihai tasarıma ulaşmadan önce hatalarını anlamaları ve düzeltmeleri için bir fırsat oldu. İkinci olarak, yarışmacı takımlar ve atanan uzmanlar ile jüri üyeleri arasındaki diyalog yaratıcılık için bir fırsat oldu. Takımlar birbirlerinden öğrenmelerine, birbirlerinin sunumlarından ve geri bildirimlerinden ilham almalarına teşvik edildi. Böylece diyaloglarla hem uyumda hem de yaratıcılıkta nihai tasarımların olumlu etkilenmesi beklendi.
DAC Süreci
Jüri üyelerinin seçmesi için üç kaliteli tasarım önerisi vardı, en iyi öneri ortak karar ile belirlendi.
Büyük bir okul tasarlamak zordur. Bu zorlu görevi gerçekleştirmeye çalışırken öğrenmek gerekir. Bir okulu tasarlama ve detaylandırma sürecinde yeni yönleri, yeni kısıtlamaları ve fırsatları, yeni ihtiyaçları ve dayanışmayı keşfedersiniz. Tasarım üzerine gelişen bu anlayış neden yarışmaların yaratıcılık için yararlı olduğunu açıklıyor.
Şartname mimarların, yorumları ve ilhamları ile anlamlanıyor (Weick, 1995). Yaratıcılık, şartnameyi anlayıp etkilerini çizimlere aktarmayı gerektirir. Tasarım konusunu tarafsız kılmanın tek yolu, mimarların görevleri için tanımlanan parametrelere duydukları heyecanı saklamaları ve sponsorların bu parametreleri resmi bir biçimde açıklamayı bırakmalarıdır.
Katılımcı mimarlar, şartnameyi talimat olarak değil de ilham almak için okumayı öğrendiklerinde, jüri üyeleri ve uzman kişilerle gerçekleşen diyaloglardan yararlanmayı öğrendiklerinde, fikirlerini korum altına almak yerine sorguladıklarında ve verimli kılmaya çalıştıklarında, DAC daha sürdürülebilir bir hale gelecektir.
Sonuç
Karmaşık bir tasarım, şartnamenin karakteri ile düzeltilebilir. Gelecekteki yarışmalar daha iyi ve daha bütüncül olmayabilir. Açıklamanın ve sürecin detaylandırılması, mimarlardan daha fazla yorum, daha fazla yaratıcılık talep edilmesini sağlar. Eğer mimarlar açıklamaları talimat olarak okumakta ve görevleri öncül olarak tanımlamakta ısrar ederlerse, gelecekte mimari yarışmaların tasarımı sürdürülebilir olamayacak. Bu durumda mimari yarışmaları, çelişkili sonuçlarıyla birlikte sürekli yeniden tasarlamaya mahkum olacağız.