Hafta sonunda, gelecek yaşamımızı etkileyecek Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği yürürlüğe girdi (Resmi Gazete: 14 Haziran).
30 yıllık İmar Kanununun gereği Yönetmelik, mevcut yönetmelikleri yürürlükten kaldırıyor. Bana göre hiçbir tarafı “yeni” değil,
Bu yönetmeliklerin sonuçları ortada iken benzerinin yeni diye ileri sürülmesine şaşırdığım için, yeni bakan İdris Güllüce’nin özgeçmişini okudum, farklı kurumlarda okumuş meslektaş olduğumuzu öğrendim.
Sayın Güllüce, 1989’dan bu yana sırasıyla Kartal Belediye meclis üyeliği, Kartal Belediye Başkanlığı, İstanbul Büyükşehir Meclisi birinci başkan yardımcılığı, İstanbul Milletvekilliği, Meclis Deprem Araştırma Komisyonu Başkanlığı Ak Parti yerel yönetimlerden sorumlu başkan yardımcılığı, Bayındırlık Komisyonu başkanlığı yapmış ve 14 Aralık sorunsalında bakanlığa getirilmiş.
25 yıllık belediyecilik, idarecilik, imar mevzuatı ve siyaset kariyerini görünce, Sayın Güllüce’nin son çıkan Yönetmeliği inceleme imkânı bulamadığına inandım, böyle bir deneyim ve bilgi sahibi bir kişinin bu yönetmeliğin yayınına izin vermesini kabul etmek bir hayli zor.
Uygulama, içine aldıklarını yerleşmiş kurallar ve bürokrasinin teamülleri arasına sıkıştırır; farklı düşünceler yumuşar, çevrenin ve hayatın başarı ölçüsü mesleki değerlerle mücadele eder. Kariyer sahibi, öğütülür veya yapabildiği kadar dişlileri kırarak çabalar!
Bu yönetmelik ölçü olacaksa, Sayın Güllüce daha çok öğütülmüş tarafta!
Yönetmeliğin sakıncalarını, alışılmışın ve bürokrasinin zaferini anlatmaya çalışacağım.
Önce, yönetim sistemimizde bir değişiklik öngörmeyen düzenleme içinde kalacağım. Sonra asıl gereken sistem değişikliğini bir iki cümle ile hatırlatacağım.
Bugünkü düzenimiz içinde, böyle bir yönetmelik hazırlamayı düşünmek büyük bir cesaret işidir. Önce, İmar Kanunundan başlayıp, Afet Riski
Altındaki Alanlar Hakkında Kanuna kadar bir düzüne kanun ile çok sayıda yönetmeliği bir araya getirip, uygulama içindekilerle birlikte, yeni yönetmeliğin amacı belirlenmelidir.
Bir amacı var mıdır yeni yönetmeliğin? Herhalde Yönetmeliğe yazılmayan bir amaç var, ama biz bilmiyoruz. Eskilerinden farklı bir düzenleme değil; kanunlarla çelişkiden çekinmeden, sanki olabilirmiş gibi kuralları artarda yazarak mümkün olduğu kadar halkın anlamayacağı bir düzenleme yapılmış.
İşin içindekilerin yönetmelik hükümlerinin yeni bir projede uygulanmasını istemediklerinde aradıkları madde bu Yönetmelikte de unutulmamış ve “yürürlüğe girmesinden önce onay makamına sunulan veya idare meclisinin gündemine alınan plan teklifleri bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır” hükmü konulmuş.
Bir başka klasik madde de, bakanlığın büyük küçük demeden her meselede yetkili olmasıdır; bundan öncekilerde de vardı, yenisinde de var: “Planlar Bakanlık tarafından uygun bulunması halinde onaylanır”.
Tanımlar ayrı bir karışıklık yeri; kanunlardan farklı tanımlanmış birçok kavram var; herhalde, üzerinde anlaşılan tanım uygulanacak!
Merkezi yetkinin arttırılma hevesi sürüyor! Birçok kanunla zaten merkezin yetkisi güçlendirilmiştir; yönetmeliklerle yeni hüküm getirilmesine gerek yoktu ama bir kere de buraya yazalım denmiş!
Bunları bir yana koyalım; yapılması gereken şudur: Büyükşehir kanunlarını doğru yorumlayıp, verdiği imkânlar elden geldiğince genişletilmeli; böylece yerinden yönetime geçişe hazırlık yapılmalıdır.
İmar konusunda merkezi idare şu ilkeleri uygulayacağını bir yönetmeliğe yazmalı ve yürürlüğe koymalıdır:
İmar, kentleşme ve çevre konularında yasaların bakanlığa verdiği görevler, bir kent ve projeye özgü düzenleme yapmadan ve karar vermeden yerine getirilmelidir. Soruldukça, yasalardaki yetkiler belediyelere devredilmelidir.
Büyükşehirlerde ilçe belediyelerinin yeni görevlerinin tanımı ve yürütülmesi için ortak projeler geliştirilip yürütülmelidir. .
Belediyelerin yetkileri, izlenmesi, halkın kararlara katılımı, hizmetlerin denetlenmesi usulleri halka anlatılmalı ve izlenmelidir.
Merkeze verilen her yetki, hiç şüpheniz olmasın, kötülüğün kaynağı ve doğru kararların engelidir.
↧
Plan Yapım Yönetmeliği
↧