Şehrin yerel bazalttan yapılmış, gotik canlandırmacı üsluptaki katedrali, 22 Şubat 2011'de 185 kişinin ölümüne yol açan 6.3 büyüklüğündeki depremde onarılamayacak şekilde zarar gördü. Anglikan Kilisesi yetkilileri zarar gören kilisenin yerine geçici bir yenisini tasarlamak üzere, bunu bir bağış olarak görerek, hiçbir maddi talepte bulunmayan Ban'ı görevlendirdi. Su geçirmez ve alev geciktirici poliüretan ile kaplanmış 60 cm çapındaki mukavva borulardan oluşan, son derece basit bir strüktüre sahip yapı 700 kişilik bir kapasiteye sahip.
Sol üstte depremde yıkılan katedral
"İnsanlar depremler yüzünden değil yıkılan binalar yüzünden ölür, diyen Ban sözlerine şu şekilde devam ediyor. "Bu, her mimarın sorumluluğudur. Ancak her nasılsa insanlar başlarını sokabilecekleri bir çatı da dahil olmak üzere herhangi bir geçici strüktüre ihtiyaç duyduklarında, ayrıcalıklı müşterileri ile çok meşgul olan bizler hiçbir zaman orada olmuyoruz."
Kilise yetkilileri geçici yapının kalıcı, yeni bir kilise inşa edilinceye kadar yaklaşık 10 yıl kullanılacağını öngörürken Ban, yenilikçi tasarımına karşı Yeni Zelandalılar'dan gelen coşkulu tepkinin bu durumu değiştirebileceğini düşünüyor.
Yapının beton bir dayanağa sahip strüktürü iki yandan, mukavva borular tarafından şekillendirilirken, iki uçta kalan cephelerden biri vitray ile kaplanıyor. Polikarbonat ile kaplanan çatının ise yaklaşık 50 yıl, kiliseyi atmosfer koşullarından korumaya yardımcı olması öngörülüyor.
Yapı yıkılan eski kilisenin yakınlarındaki Latimer Meydanı'nda inşa ediliyor. Orijinal taş kilisenin kutsanmasından 132 yıl sonra 2013'ün Nisan ayında tamamlanacak olan katedral, Ban'ın bu sistemle tasarladığı en büyük yapı olma özelliğine sahip.